İnsanlar Maymun muydu? - Hüseyin Rahmi Gürpınar - Tema Yayınları
Hiç mesaj bulunmadı
Taksit | Tutar | Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 255.00 TL | 255.00 TL |
2 Taksit | 127.50 TL | 255.00 TL |
3 Taksit | 89.25 TL | 267.75 TL |
4 Taksit | 67.58 TL | 270.30 TL |
Ödeme Türü | Toplam Tutar |
---|---|
Diğer Kredi Kartları | 255.00 TL |
Havale / Eft | 255.00 TL |
Posta Çeki | 255.00 TL |
Kapıda Ödeme | 270.00 TL |
Kapıda ödemeli siparişlerde +15,00TL kapıda ödeme hizmet bedeli ilave edilir. |
- Vade farksız taksitler KOYU renkte gösterilmektedir.
- X+X şeklinde belritilen taksitler (Örneğin: 2+3) 2 taksit olarak işleme alınmakta ancak ilgili bankanın kampanyası dahilinde 2 taksit üzerinden işlem yapıldığı halde 2+3 yani 5 taksit olarak kartınıza ve ödemenize yansımaktadır. (2 taksit seçilmiş olsa bile banka kampanyası dahilinde ekstradan vade farkı eklenmeden işlem 5 taksite bölünmektedir.)
İnsanlar Maymun muydu? - Hüseyin Rahmi Gürpınar - Tema Yayınları
Hüseyin Rahmi, batıl ve dini kullanan insanların, bilim insanlarına karşı bakışına; onların yazıları, fikirleri, giyim kuşamı, yaşam tarzı ve aile yapısına karşı duruşunu Filozof Mualla Lahuti Efendi karakteri üzerinden anlatıyor. Evrim konusu, dönemin dinci kanaat önderlerini temsil eden Enis Buhari ile Mualla Efendi arasında fikir münakaşasına neden olur. Bilimi temsil eden filozof, düşünceleri yüzünden büyücülük yaptığı, dedelerinin maymundan geldiği, simya ile uğraştığı ve uğursuz olduğu suçlamalarına maruz kalır. Yaşanan tüm uğursuzluklarda filozofun kapısı çalınır. “ ‘Vay biz maymun muymuşuz? Haşa sümme haşa!’ bağırtılarına küfürler karıştırılarak kıyametler kopuyor. Dur behey kan dökücü insanoğlu! Maymunun bu işe erecek kadar aklı ve söz söylemesi olsa, bu akrabalığı kabul etmemek için senden önce o hayvan telaşa düşer.” Edebiyatımızda doğalcılığın ve gerçekçiliğin en önemli kilometre taşlarından biri olan Hüseyin Rahmi Gürpınar, sanatı, halkı yüceltmek için bir araç olarak görmüş bu nedenle üzerine gitmediği, eleştirip alay etmediği hiçbir toplumsal kurum bırakmamış, sanat yaşamı boyunca hep aklın ve mantığın yanında olmuş, eserleriyle toplumun çağdaşlaşması yolunda yobazlığa, gericiliğe, bağnazlığa, sömürücülüğe karşı savaşmıştır; bunu yaparken mizah ögesini ustaca kullanmış, İstanbul’un kenar semtlerinde, mezarlıklarında, Çingene mahallelerinde, köşklerinde, Şirket-i Hayriye vapurlarında, gazinolarında, sayfiyelerinde dolaşmış, okurlarını da dolaştırmıştır. Eserlerinde yapmacıksız bir yerlilik vardır; konak hanımefendisinden gündelikçiye, mirasyedilerden iç güveyilere, dilencilerden dadılara, kalfalara, Çingenelerden Rumlara, Ermenilere, Yahudilere kadar kimi ve neyi konu almışsa onu yerli renkleriyle betimlemesini bilmiştir.